BÜYÜKÇEKMECE’DEN DOĞAN BİR MESLEK: DOLMUŞÇULUK

BÜYÜKÇEKMECE’DEN DOĞAN BİR MESLEK: DOLMUŞÇULUK

Festivali, deprem gözlem istasyonu, televizyon kulesi, fuar merkezi ve nice özelliğiyle ilklerin şehridir Büyükçekmece… Burası ayrıca bir meslek kolunun da doğduğu yer. İstanbul’da dolmuşçuluk, bilinenin aksine, ilk olarak Eminönü-Nişantaşı değil Büyükçekmece-Küçükçekmece hattında hayat buluyor.

İlk olan hakkında çoğu zaman yanlış tarihi bilgiler dolaşır halk arasında. Ancak gerçek belgeler ortaya çıktıkça, doğru alır yerini yanlıştan. Tıpkı İstanbul’un ilk dolmuş hattı bilgisinde olduğu gibi. Genel kanı ilk dolmuş hattının 1929 yılında ‘Eminönü-Nişantaşı’ arasında ring attığı yönündedir. Ancak, bunun çok daha öncesi var… İstanbul yolları ilk benzinli otomobil ile 1895 yılında tanıştı. İlk dolmuş hattı ise 1910’lu yıllarda Büyükçekmece ile Küçükçekmece ilçeleri arasında işledi. Şimdi gelelim bu hattın hikayesine…

AMERİKALI KEYL VE TRASİYOLOS EFENDİ

Büyükçekmece, stratejik öneminin yüksek, bu nedenle yollarının da bakımlı olması nedeniyle 1900’lü yılların başında otomobil kullanımına elverişli noktalardan biriydi. Amerika Vatandaşı ‘Arthur Keyl’ ve Osmanlı vatandaşı ‘Trasiyolos Efendi’ isimli iki girişimci, vatandaşların ihtiyaçlarını iyi bir şekilde belirleyerek, Büyükçekmece ve Küçükçekmece arasında dolmuşçuluk yapmaya başlamışlardı. Arthur Keyl araçların sahibi, Trasiyolos Efendi ise aynı hattın işletmecisi konumundaydı. Keyl’in yazıhanesi ise Sirkeci’deki Mahmudiye Han’ın birinci katında yer alıyordu.         

ARAÇLARIN GARAJLARI MİMARSİNAN’DAYDI

Büyükçekmece ve Küçükçekmece arasında çalışan araçların garajı o zamanki adıyla Kalikratya Köyü’nde, yani Mimarsinan’da bulunuyordu. Bu hat, halk tarafından büyük rağbet görmüştü. Küçükçekmece’ye kadar gelen vatandaşlar, buradan özellikle kara treni kullanarak Sirkeci’ye kadar gidebiliyorlardı. Ancak, iki girişimcinin bu hamlesi yasal açıdan bazı sorunları da beraberinde getiriyordu. Araçlar Makriköy (Bakırköy) Belediyesi’ne kayıtlıydı ve Büyükçekmece-Küçükçekmece arasında çalışıyordu. Kaymakamlık, garajları Mimarsinan’da olan bu otomobiller için araç başı 250 kuruş vergi payı belirlemişti.     

BÜYÜKÇEKMECE’DE BİR MESLEK DOĞUYOR! 

İstanbul’un işgal altında olması ve Mütareke şartları nedeniyle, Arthur Keyl tarafından otomobillerine konulan ek vergiye itirazın süreci uzadıkça uzuyordu. 16 Kasım 1921 tarihinde talimat gönderen Dahiliye Nezareti, dilekçelerle ilgili olarak, Çatalca Mutasarrıflığı’ndan konunun incelenmesini ve çıkan sonucun kendileri ile paylaşılmasını istiyordu. Büyükçekmece Kaymakamlığı, Aralık 1921 tarihli yazıyla Dahiliye Nezareti’ne konu hakkında nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini soruyordu. Bu yazışmalardan da anlaşıldığı üzere, İstanbul’da dolmuş taşımacılığı aslında 1929’da değil, çok daha öncesinde Büyükçekmece’de başlamıştı bile. Amerikalı Keyl, araçların sadece plaka harçlarını ödüyor, ancak Büyükçekmece-Küçükçekmece arasında geliştirdiği yeni iş kolu için herhangi bir vergi ödemesi yapmıyordu.

RUHSAT ALINMADIĞI İÇİN ARKA PLANDA KALDI

İstanbul Valiliği ile Dahiliye Nezareti arasında da konu ile ilgili yazışmalar yapılıyordu. 3 Aralık 1921 tarihinde Valilik tarafından gönderilen yazıda söz konusu dolmuş hattının herhangi bir ruhsatını olmadığı ifade ediliyordu. Aynı anlamdaki başka bir yazı ise Çatalca Mutasarrıflığı tarafından Valilik yetkililerine gönderilmişti. Sonuç olarak Arthur Keyl ve Trasiyolos Efendi tarafından hayata geçirilen bu dolmuş hattı, İstanbul sınırları içerisinde hayata geçirilen ilk dolmuş hattıydı. Muhtemelen ruhsat alınmamış olması nedeniyle, ilk olma özelliğini 1929 yılında taşıma faaliyetlerine başlayan ‘Eminönü-Nişantaşı’ hattına kaptırmıştı.

OTOMOBİL ÖNCESİ AT ARABALARI

Peki, motorlu araçlar öncesinde Büyükçekmece’den İstanbul’un merkezi noktalarına ulaşım nasıl sağlanıyordu? Kara yolu taşımacılığında ön plana çıkan taşıma modeli, genellikle at arabaları oluyordu. İnsanlar at arabalarıyla, ilk etapta Küçükçekmece çevresine kadar ulaşıyor, sonrasında ise demir yolu taşımacılığıyla merkez bölgelere ulaşabiliyorlardı.

TARIM ÜRÜNLERİ DENİZ YOLUYLA

Karpuz, kavun, üzüm ve tahıl çeşitleri başta olmak üzere, Büyükçekmece çevresinde yetişen ürünleri İstanbul’a taşımak için deniz yolu tercih ediliyordu. Büyükçekmece ve çevresinden karpuz, kavun hasadı döneminde, günde 100-150 adet kayığın Yenikapı sahiline ulaştığı biliniyor. Rüzgarsız günlerde, deniz yolu taşımacılığı, kara yoluna göre çok daha pratik oluyordu.

0 YORUMLAR

    Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...
YORUM YAZ