Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar: “2050 HEDEFİ İÇİN HERKES ÇABA SARFETMELİ”
Yenilenebilir enerji konusunda Türkiye’deki en önemli isimlerden biri olan Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar’a göre, ‘Büyükçekmece 2050 Vizyonu’ çok değerli bir proje. Ancak belediyenin çabasının dışında tüm kurumlar ve vatandaşların bu geçiş sürecinde elini taşın altına koyması gerekiyor.
Dünyaca ünlü Türk bilim insanlarından Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar ile yenilenebilir Enerji ve 2050 Büyükçekmece Vizyonu hakkında konuştuk. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da katıldığı, İskoçya'nın Glasgow şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı dönüşü kendisine sağlıklı enerji hakkında sorular yönelttik. İşte, Türkiye'nin ilk rüzgâr atlasını hazırlayan ve dünya genelinde sayısız konferans veren Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar ile Tepekent sakinlerini ve tabii ki tüm insanları yakından ilgilendiren o söyleşi...

HOCAM ÖNCELİKLE ZARARSIZ OLDUĞU DÜŞÜNÜLEN BİR ENERJİ ÜRETİM MODELİNİ SORARARK BAŞLAMAK İSTİYORUZ. TOPLUMDA DOĞALGAZ KULLANIMININ SAĞLIKLI OLDUĞUNA YÖNELİK GENEL BİR KANI HÂKİM… BU NE KADAR DOĞRU?
Doğalgaz da kömür ve petrol gibi bir fosil yakıt. Fakat kükürt ve kömür gibi kurum salınımı yok. Ancak azotoksit, kömür ve petrolde olduğu gibi doğalgazda da mevcut. 1950'ye kadar kömür kullandık. 1950 ve 1970 arasında kömür kazanları petrole göre revize edildi. 1988'de Ankara'da ise ilk kez doğal gaz kullanıma girdi. Kömürü kullanarak elde edilen 1 kw/saatlik elektrik enerjisi için atmosfere yaklaşık 1 kg karbondioksit (Co2) salınımında bulunuyoruz. Bu oran doğalgazın kullanılması durumunda, yaklaşık yarı yarıya kadar düşüyor. 1 kw/saatlik elektrik enerjisi doğal gaz ile üretildiğinde atmosfere salınan Co2 miktarı yaklaşık 450 gr oluyor. Doğalgaz, sera gazı emisyonu salınımı noktasında kömürün yarısı kadar atmosferi zorluyor. Ancak doğalgaz da akciğerde nitrik asit oluşumuna ve bireylerin kanserojen bir tehlikeyle karşı karşıya kalmasına neden oluyor.
TÜRKİYE İHTİYACI OLAN ENERJİYİ YENİLENEBİLİR KAYNAKLARDAN SAĞLAYABİLİR Mİ?
Tabii ki de sağlar... Keban Barajı gibi devasa merkezi santraller, elektriği hanelere ve iş yerlerine taşımak için kuruldular. Ancak bugün gelinen noktada, elektrik enerjisi hanelerin çatılarına kurulan güneş panellerinden dahi karşılanabiliyor. Hem de ücretsiz bir şekilde. Enerjiyi, artık Keban Barajı yerine, rüzgâr türbinleri ve güneş tarlaları halinde dizayn edilen santrallerden de alabiliriz. Ancak bunun için şebekelerin ve enerji hatlarının yeniden düzenlenmesi gerekecek. Teknik anlamda, yenilenebilir kaynakların mevcut sisteme entegre edilmesi için, enerji şebekelerinde yaklaşık 30 farklı yenilik ya da düzenleme yapmak gerekiyor.
BUNLAR NE GİBİ DÜZENLEMELER OLACAK? ÖRNEK VEREBİLİR MİSİNİZ?
Örneğin, altyapılar elektrik ile çalışan taşıtlar için baaştan sona düzenlenmeli. Ya da konutlarda sayaçların arka kısmında yer alan bataryalar yenilenebilir kaynaklara göre oluşturulmalı. Akıllı şebekeler ve yapay zeka, yeni enerji süreçlerinin her aşamasında olacağı için; iş modellerinin düzenlenmesi, pazarın koordinasyonu ve dağıtım şirketlerinin buna göre hazırlıklarını yapması gerekecektir. IoT (Nesnelerin İnterneti) ve blockchain uygulamaları süreçlere dahil olmalı. Hatta ve hatta su pompalarının kullanımı dahi yeniden düzenlenmelidir. Ayrıca şuna da dikkat çekmekte fayda var... Belli ülkelerde, özellikle ABD'nin bazı kesimlerinde doğalgaz sistemlerinin kurulumu yasaklanıyor. Bu enerji dönüşümü, planlaması bütünsel olarak yapılması gereken bir olgu. Bu noktada, kalkınma ajanlarından üniversitelere ve tüm insanların üzerine düşen görevler var.
KASIM AYINDA GLASGOW'DA DÜZENLENEN BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ KONFERANSI'NDA YER ALDINIZ? BU SÜREÇTE, MERKEZİ YÖNETİMLERİN DIŞINDA YEREL YÖNETİMLERE NE GİBİ GÖREVLER DÜŞÜYOR?
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı kapsamında çeşitli etkinliklerde yer aldım. Dünya genelinde ve ülkeler özelinde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı adına önemli hamlelerde bulunuluyor. Ancak bu konuda asıl öncelik yerel yönetimlerde. Sorunlar yerelde yaşandığı için yerelde çözüm bulmak gerekiyor. Yerel yönetimlerin karar destekli araçlarıyla kentin ekonomik gelişiminin ve kullanılacak enerjinin belirlenmesi gerekir. Söz konusu enerji üretim modeliyle birlikte yaşam çevresinin de hazırlanması gerekir. Ben aynı zamanda EUROSOLAR (Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Derneği) Türkiye Başkanlığı görevini yürütüyorum. Ekibimle birlikte, yerel yönetimlere danışmanlık sağlıyorum. İstanbul ve İzmir Büyükşehir belediyeleri yenilenebilir enerji için atılımlarda bulunuyorlar. Ancak ilçe belediyelerinin bu noktada hamleleri daha kolay ve uygulanabilir olur.

BÜYÜKÇEKMECE BELEDİYESİ’NİN ‘2050 VİZYONU’ TEMİZ ENRJİ VE EKOLOJİK ŞEHİRLER KURMAK, GELECEK NESİLLKERİN SAĞLIKLI VE MUTLU YAŞAMI İÇİN HAYATA GEÇİRİLDİ. BU BAĞLAMDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
“Sadece belediyelerin çabası yeterli olmaz. Topyekûn bir çalışma isteyen bir süreç”
“Yenilenebilir enerji kullanımına geçişte bazı sıkıntılar, aksaklıklar yaşanabilir. Ancak korkunun ecele faydası yok. Yerel yöneticilerin karbonsuz yaşam için harekete geçmesi çok önemli fakat bu süreçte bütün paydaşların elini taşın altına koyması gerekiyor. Üniversitelerden kalkınma ajanslarına, belediyelerden her sade vatandaşa kadar toplumun tüm bireylerine yeşil enerjiye giden yolda görevler düşecek. Topluluk gücü çok önemli. Yenilenebilir enerji insanların yaşadığı her yerde olacağı için, yerelin bilgisi dahilinde, yerelin kendi sahipliğinde yapılacak eylemleri içeriyor. Vatandaşlar da sivil katılım yoluyla 2050’ye giden yolda bu eylemlere yardımcı ve destek olmak zorunda.”
YENİLENEBİLİR ENERJİYE GEÇİŞ DÜNYA GENELİNDEKİ KRONİK HASTALIKLARI VE İLAÇ KULLANIM ORANLARINI DÜŞÜRECEK Mİ?
İklim değişikliğini önlemek için tek yol yenilenebilir enerjinin etkin kullanımı. Bunu hayata geçirmek için de yerelin kararları ve sahipliğinde, yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanımına giden bir yol haritası hazırlamak gerekir. Bu durum dünyada oturdu. Türkiye de Birleşmiş Milletler (BM) Yenilenebilir Enerji Ajansı’na üye ülkelerden biri. Hedef 2050’de karbon salınımını tamamen sıfırlamak. İşin bir de ilaç kullanımı boyutu var. Dünya İlaç Dairesi Başkanlığı, bu durumu çok önemsiyor. Çünkü fosil yakıtların zararlı salınımları nedeniyle her yıl 8.7 milyon kişi hayatını kaybediyor. Ölmeyenler ise kronik hastalar haline gelip 3-5 yıl ilaç kullanarak hayatlarını yitiriyorlar. Bunun önüne geçmek için kesin çözüm, fosil yakıtların kullanımını tamamen bırakmak.

BÜYÜKÇEKMECE VE ÇATALCA BÖLGESİNDE RÜZGÂR ENERJİSİ ÜRETEN TESİSLERE RASTLIYORUZ. BU BÖLGENİN BU ENERJİ MODELİ BAKIMINDAN AVANTAJLARI NELER?
Türkiye, güneş ve rüzgâr enerjilerini kullanıma sokmak adına çok avantajlı bir coğrafya. Büyükçekmece ve Çatalca bölgeleri özelinde konuşacak olursak, coğrafyanın sürekli rüzgâr alan bir yapıda olduğunu söyleyebiliriz. Avrupa'nın büyük bölümünde rüzgârdan enerji sağlama oranı yüzde 20 ise bu Türkiye'de yüzde 35-40... Yani neredeyse Avrupa'nın iki katı.
HOCAM SON OLARAK BÜYÜKÇEKMECE GİBİ BİR İLÇENİN KENDİ ENERJİSİNİ ÜRETMESİ ADINA NE GİBİ ÖNERİLERİNİZ OLUR?
Büyükçekmece ilçesi ve çevresi kendi elektrik üretimini sağlayabilecek potansiyelde bir coğrafyada yer alıyor. Bundan yaklaşık 30 yıl önce, Büyükçekmece’de yer alan Tepekent Evleri’nin yönetimi ile bu konuda bazı görüşmeler gerçekleştirmiştik. Bu projelere uzun vadeli bakmak gerekir. Büyükçekmece, konumu itibarıyla sürekli rüzgâr alan bir noktada yer alıyor. Bu yaşam alanı, makul bir yatırımla kendi enerjisini üretebilen bir şehir haline gelebilir. Bu yatırım 2-3 sene gibi kısa bir sürede zaten kendini finanse edecektir. Sonrasında ise Büyükçekmece önümüzdeki 20-30 yıllık süreçte para vermeden elektrik enerjisi üretebilen bir yerleşim alanı özelliğini alacaktır. Hatta bu enerjinin fazlası satılabilir.
++kutu++
TANAY SIDKI UYAR KİMDİR?
Lise öğrenimini İstanbul’da Robert Akademi’de tamamladı. Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nde lisansını ve Nükleer Mühendisliği Bölümünde de yüksek lisansını yaptı. Doktorasını Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde tamamlayıp Doktor mühendis oldu. 1980’den başlayarak TÜBİTAK Marmara Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Enstitüsü Makine ve Enerji Sistemleri Bölümü’nde Uzman Araştırmacı olarak; Türkiye’de rüzgar enerjisi ve güneşten elektrik üretimi konusunda çalıştı. 1989 yılında Türkiye’nin ilk rüzgâr enerjisi atlası istatistikleri projelerinde yer aldı. Kocaeli Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent, Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde Doçent ve Profesör kadrosuna atandı. Enerji Anabilim Başkanı olarak, enerjinin etkin kullanımı, doktora ve yüksek lisans talepleriyle Türkiye’nin enerji karar-destek modellerini geliştirdi. Diyarbakır, Van, Burdur, Çanakkale kentlerinde yerel enerji karar-destek modellerinin geliştirilmesi projelerinde çalıştı. 2016 yılından başlayarak Kıbrıs’ta kendi alanlarıyla ilgili olarak uluslararası üniversitelerde eğitimler vermeye devam ediyor. 20 yıl görev yaptığı Marmara Üniversitesi’nden yaş haddi dolması nedeniyle emekli oldu. Beykent Üniversitesi’nde dersler vermeye devam ediyor. Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) ve Türkiye Güneş Enerjisi Derneği kurucu üyesi, ayrıca BİODER Kurucu Başkanı konumunda. Halen TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Daimi Enerji Komisyonu Yürütme Kurulu Başkanlığı görevini yönetmektedir.
0 YORUMLAR
Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...